• Minyatür Sanatı
  • Minyatür Sanatı
  • Minyatür Sanatı
  • Minyatür Sanatı
  • Minyatür Sanatı

MİNYATÜR SANATI:

El yazması eserlerde anlatılan konuları görselleştirmek için yapılan kitap resimleridir. Sanatçılar en ince detayları göstermek üzere renkli boya ve altın yaldız ile çalışırlardı.
Eski el yazmalarının baş harflerinin kırmızı sülien boyası ve altın yaldızla süslenmesine “minium” , kitapların içlerine yapılan renkli resimlere “miniature” denilirdi.

Türkler bu resim tarzına renkli resim anlamına gelen “nakış” bunu yapanlara da “nakkaş”
demişlerdir. Türklerin çok ileri bir kitap ve minyatür sanatları olduğu, kalan sayılı eserlerden ve kaynaklardan anlaşılmaktadır.

İslamiyet devrinde, İslamiyet’in resmi yasaklamasına rağmen dini karakter taşımayan resimlere hoşgörülü davranması ile tarih ve ilim kitapları minyatürlenmiştir.

Osmanlılarda resim ve minyatürün gelişimi İstanbul’un fethinden sonra başlamıştır. Saraydaki olayları, seferleri ve çeşitli önemli olayları resmetmek için kullanılmıştır.

Minyatürün en büyük özelliği, anlatılmak istenen konunun eksiksiz olarak anlatılmasıdır. Bu nedenledir ki uygulamada perspektif kullanılmaz. Uzaklıklar ne boyla ne de renk ve gölgelerle belirtilir. İnsanlarda boy oranları, bazen kişinin önemine göre artar veya azalır. Ön planda olanlar kağıdın alt tarafına, geridekiler ise üst tarafına doğru yerleştirilir. Bütün figürler özellikle birbirlerini tümüyle kapatmayacak tarzda düzenlenmektedir. Yapılan eserlerde mesafe farkı gözetmeksizin bütün detaylar en ince ayrıntılarına kadar işlenir.

Türk minyatüründe hayal ürünü şekil ve manzaralar, efsanevi yaratıklar genellikle yer almaz.
Türk minyatürü; sayfa kenarlarında “halkar” denilen sade ve zarif süsleme tarzını veya serpme varak altın ile yapılan “zerefşan” tekniğini kullanmıştır. Minyatür genel olarak, zamanın örf ve adetlerini, giyim ve kuşamını ve Osmanlı Türk Tarihini anlatmıştır.